Filozofik Makaleler

Filozofik Makaleler

Acı çekmenin altında yatan nedenler

Karma yasasını takip ederken, acı çekmenin altında yatan nedenlerin doğumdan ölüme kadar geçen sıradan bir yaşamla ilgili aşağıdaki örneğe benzer olduğunu görürüz. Genç bir adamın babasının sırtından 18 yaşına kadar yaşadığını varsayalım. Daha sonra baba tüm servetini kaybeder ve iflas eder. Genç adam artık değerli bir şeyler öğrenmek ve kendi başının çaresine bakmaya çalışmak zorundadır. Sonuç olarak, hayatı acı ve yoksunluklarla doludur. Yaşamak zorunda kaldığı acıya sempati ile yaklaşmaması oldukça anlaşılabilir bir durumdur.

Şimdi 50 yaşına geldiği zamana geçelim. Kaçınılmaz olarak erken yaşta eğitim almak zorunda kalmış ve bu da onu iyi bir insan haline getirmiştir. Hayatta gerçek bir dayanak noktası buldu. Acı ve ıstırapla karşılaştığında neden olumsuz tepki verdiğinin farkındadır. Zaten bir olgunluk duygusu geliştirmiş olsaydı, acı ona gelmezdi, diyor. Acı çekmemiş olsaydı, işe yaramaz olarak kalacaktı. Eksikliklerini olumlu yeteneklere dönüştüren şey acıydı. Onu 40 yıl boyunca farklı bir insan yapan şey acı olmalıydı. O zaman onu gerçekten birbirine bağlayan neydi? Eksiklikleri.

Doğum ve ölüm arasındaki yaşamın basit bir değerlendirmesi bile bu görüşe yol açabilir. Ancak hayata bir bütün olarak bakar ve iki gün önceki derste açıklandığı gibi karmamızla yüzleşirken, bizi vuran tüm acıların, başımıza gelen tüm ıstırapların eksikliklerimizden kaynaklandığı sonucuna varırız. Acı ve ıstırap larımızın çoğu önceki enkarnasyon larımızdan taşıdığımız kusurlarımızdan kaynaklanır. Bu kusurları içimizde taşıdığımız için, acı ve ıstıraba giden yolu seçenler bizden daha bilge olanlardır. Bu gerçekten de yaşamın altın kurallarından biridir: hepimiz içimizde bizden çok daha bilge insanlar taşırız. Sıradan yaşamda, ‘ben’ dediğimiz kişi o kadar da bilge değildir.

Acı ve haz arasında seçim yapma işini içimizdeki bu akılsız kişiye bırakırsak, hiç şüphesiz haz yolunu seçecektir. Ancak bilge insan, sıradan bilincin erişemediği bilinçdışının derinliklerinde hüküm süren kişidir. Bakışlarımızı kolay zevklerden uzaklaştırır ve içimizdeki gizemli gücü harekete geçirir. Peki bu sözler ne anlama geliyor? Gerçekten bilmeden mi? Aramızdaki bilgelerin akılsızlara üstün geldiği anlamına gelir. Bilge her zaman hatalarımızı acıya dönüştürecek ve bize acı çektirecek şekilde hareket eder.

Kaynak Rudolf Steiner – GA 130 – Karma ile Yüzleşmek – Viyana, 8 Şubat 1912.

tr_TRTR